3 Temmuz 2011 Pazar

Arrivals of the birds 2

Bembeyaz olduğunu düşün. Bulutları kıskandıracak kadar beyaz.

Ve kanatlarının olduğunu düşün, maviliği doyasıya kucaklayabileceğin. İçinde usulca süzülebileceğin.

Mavi olduğunu düşün.

Sonsuz maviliğin içinde kaybolabildiğini düşün.


Ve güneş sualsizce aydınlatırken tüm evreni

utanmadan, çekinmeden

hissederek ve tekleşerek

mavileştiğini düşün.

Güneş görevini tamamlayıp çekilip giderken

gözyaşlarının kızarttığı gökyüzüne sevgini akıttığını hisset.

Sevginle mavileştiğini

kucakladıkça derinleştiğini,

ve lacivertleştiğini

düşün.

Güneye uçmaya başlarken,

sıcak ve mevsime uyum sağlarken

hazır sürüye de ayak uydurmuşken;

kucaklayamadığın maviye bakarak son kez

-yaradılışına ve sürüne karşı gelircesine

"o" maviliğe tekrar dönebileceğine inanmayı düşlemek seni acıtan.

Tekrar bulutların beyazını kanatların sanmak

ve rüzgarın nefesinin sessiz bir fısıltı olmasına tutunmak

gelecek kışı umursamamak,

maviliğe sarılmak

belki sürüsüzlüğe katlanmak...

Ancak inanmıyorsan,

Kuzey kutup noktasına yakın olduğunun ayırdındaysan

lacivertin maviye döndüğünü görmeye yaşamının yetmeyeceğini

istesen de fizyolojinin buna asla izin vermeyeceğini

Biliyorsan

Ve her geciken gün için

ölüme daha da çok yaklaştığının

farkındaysan...

Sürü ve güney

tek çare oluverir bazen.

Sıcak ve kalabalık

bilindik ve alışıldık.



yine yeni yeniden: The Cinematic Orchestra - Arrivals Of The Birds http://www.youtube.com/watch?v=XTM7c12YIvE

2 yorum:

  1. bu güzelmiş eylül biraz 'bulantı' var sanki, ikinci yorumcun olayım bende bilmiyorum devamlı olur muyum ama yazdım işte =)

    YanıtlaSil
  2. iyi yaptın, kimsin bilmiyorum ama. bulantı mı hiç aklıma gelmedi ama etkilenmişimdir mutlaka.

    YanıtlaSil