26 Kasım 2010 Cuma

Renkli oda.

Beyni şişmişti uğultudan. Yan odaya geçmek istedi duraksızca.
Peksiz gözü pek olana dek pekleşecekti bu odada.
Kapattı kapıyı. Sindirilmiş karanlık koktu aniden. Ya da aydınlık buydu sahiden.

Yere çöktü sessizce. Bir şeyler eskisi gibi olmayacaktı odanın yanında. Ya da odanın esnasında.
Kestirememişliğinin kesmesiyle kesti kesemediği kesintilerini.

Renklerin paletlerini alıp ayağına giymek istedi. Yüzebilecek deniz olmadığını fark edince paletle yürümeyi seçti.

Kapıya kilitlendi yeniden. Kilitlenmemiş kapıyı kilitlemeye kilitlendi.
Neden orada olduğunu unutmuştu.
Dizlerine koydu başını. Dizlerini izlediği pembe dizilere benzetti sarılıp ağlayabileceği.

Duvarın sahiplendiği soğukluğu hissetti. Paylaştıkları soğukluğun ona dayandığı çukurluktan büyük olduğunu ayrımsadı.
Dayanmak istemedi duvara. Dayanamadı.

O odada, ışıkta
Odasız karanlıkta
Aydınlık dayanıklıkta
Olmak istedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder